Image via Wikipedia
aşk'ı Hürrem Sultan'ın bir kız çocuğu gelir Dünya' ya .
Efsane bir ask'ın meyvesidir bu çocuk ve bu yüzden belki efsane
aşkların en temeline en masalsı olanına ithafen ismi Mihrimah konulur
Mihr-ü Mah Farsça da Güneş ve Ay demektir.
Zaman hızla geçmiş Mihrimah Sultan büyümüş 17 yaşına gelmiştir ki o
zamanlar için evlendirilmesi uygun olan bir yaştadır. İki talibi olur
biri Diyarbakır valisi Rüstem Paşa dırdiğeri ise saray'ın baş mimarı
Mimar Sinan... .
Padişah biricik kızını Rüstem paşa ile evlendirir Sinan evlidir ve 50
yaşındadır ama bilinen odur ki Mihrimah Sultan'a deliler gibi
aşıktır.....
Mimar Sinan o derece derin bir tutku ile aşık olduğu Mihrimah Sultan'a
kavuşamamıştır fakat o'na olan aşkını olanca güzelliğiyle sanatına
yansıtmıştır.
İstanbul'un en güzel yerlerinden birine Üsküdar'a Mihrimah Sultan
adına bir cami yapması istenir kendisinden.1540 yılında inşa etmeye
başladığı cami'yi 1548 yılında tamamlar.Cami inşa edilirken bir yandan
kendi aşkını anlatır hiç şüphesiz ve eserine sanki "eteklerini giymiş
bir kadın" siluetini verir ayrıca cami için mimari olarak esinlendiği
örnek aldığı yer ise bir başka aşka kutsal bir aşka adanmış bir
şaheserdir ; Ayasofya...........
Bahsi geçen bu cami 2 Minareli olup padişah fermanı ile yaptırılan bir
eserdir ama Sinan'ın söyleyecekleri bununla bitmemiş olacak ki bu
eserden 14 yıl sonra o güne kadar ilk defa padişah fermanı olmaksızın
Edirnekapı da surların yakınına pek kimsenin ilgilenmediği ıssız
yalnız ama İstanbul' un en yüksek tepesi olan bir yere sanki aşkının
gizliıssız ve yalnızlığını ama bir o kadar büyüklüğünü haykırmak
istermişcesine ikinci bir eser yapmaya koyulur....
Mihrimah Sultan'a ithafen.......
Derler ki; cami Mihrimah sultanın o duru gösterişsiz ve bir o kadar
asil güzelliğine istinaden küçücüktür ve sadece 38 mt bir minareye
sahiptir. Bir adet incecik kubbesinin üzerindeki 161 pencere ise iç
güzelliğinin ne kadar aydınlık ve berrak olduğunu temsil eder bu
sayede gün ışığının her köşede adeta dans ettiği kadınsı edalı. ( o
tarihte bu açıklıktaki ve bu kalınlıktaki bir kubbeye o kadar pencere
dünya üzerinde sadece Mimar Sinan tarafından yapılabilirdi) cami
içindeki pandatiflerde ve minare kenarlarındaki upuzun işlemelerde de
Mihrimah Sultan'ın o çok güzel ayak topuklarını döven upuzun saçları
tasvir edilmiştir.
Ve yine denir ki Mihrimah Sultan'ın statüsü iki minareli cami
yaptırmaya yetmesine rağmen yalnızlığını simgelemesi anlamında tek
minareli yapılmıştır bu cami.
Ama Sinan aşk'ını öyle sihirli bir tılsımla mühürlemiştir ki bu sırra
şaşırmamak o sevdaların naifliğine imrenmemek elde değil. Sinan
Usta'nın aşk'ının vesikasıdır sanki iki caminin de yeri özenle
seçilmiştir. Güneşin doğum ve batım yerleri tespit edilerek yapılmış
camilerdir. Edirnekapı'daki Mihrimah Sultan Camii'ni aynı anda
görebileceğiniz bir yer tespit edin. Günbatımında (elbette yılın
sadece bir gününde ki o gün 21 Mart gece ile günün birbirinre eşit
olarak kavuştuğu gün'dür daha enteresanı o gün Mihrimah Sultan'ın
doğum günüdür) göreceğiniz muhteşem manzara şudur:
Edirnekapı Camii'nin tek minaresinin arkasından güneş batarken
Üsküdar'daki caminin minareleri arasından ay doğmaktadır! "Bu nasıl
bir hesaplama bu nasıl bir estetik anlayışıdır!"
Paylaş

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder