Öğretmenler günü kutlu olsun :):):)
Günün önemi için güzel bir hikaye
HAYATIMIN EN İYİ ÖĞRETMENİ
Öğretmenin adı Fatma Öğretmen’di ve 5.sınıf öğrencilerinin
önünde ayakta durduğu ilk gün onlara bir yalan söyledi. Çoğu
öğretmen gibi, onlara baktı ve hepsini aynı derecede
sevdiğini söyledi. Bu mümkün değildi, çünkü orada en önde,
sırasına adeta çökmüş gibi oturan küçük bir öğrenci vardı.
Adı Mehmet. Bir önceki yıl, Fatma Öğretmen,
Mehmet'i gözlemiş, onun diğer çocuklarla oynayamadığını;
giysilerinin kirli ve kendinin de hep banyo yapması gereken
bir halde olduğunu görmüştü ve Mehmet mutsuz da olabilirdi.
Çalıştığı okulda Fatma Öğretmen, her öğrencinin kişisel dosyalarını incelemekle de görevlendirilmişti ve Mehmet'in
dosyasını en sona bırakmıştı. Onun dosyasını incelediğinde
şaşırdı. Çünkü; birinci sınıf öğretmeni:
"Mehmet zeki bir çocuk ve her an gülmeye hazır.
Ödevlerini düzenli olarak yapıyor ve çok iyi huylu...
Ve arkadaşları onunla olmaktan mutlu..." diye yazmıştı.
İkinci sınıf öğretmeni:
"Mükemmel bir öğrenci, arkadaşları tarafından sevilen,
fakat evde annesinin amansız hastalığı onu üzüyor ve
sanırım evdeki yaşamı çok zor.." diyordu.
Üçüncü sınıf öğretmeni:
"Annesinin ölümü onun için çok zor oldu. Babası ona
yeterince ilgi gösteremiyor ve eğer bir şeyler yapılmazsa
evdeki olumsuz hayat onu etkileyecek.” diye yazmıştı.
Dördüncü sınıf öğretmenine gelince:
"Mehmet içine kapanık ve okula hiç ilgi göstermiyor,
hiç arkadaşı yok ve bazen sınıfta uyuyor." demişti.
Şimdi Fatma Öğretmen sorunu çözmüştü ve kendinden
utanıyordu. Öğrenciler ona güzel kağıtlara sarılmış süslü
kurdelerele paketlenmiş öğretmenler günü hediyeleri getirdiğinde
kendini daha da kötü hissetti. Çünkü Mehmet'in hediyesi
kaba kahverengi bir kese kağıdına beceriksizce sarılmıştı.
Bunu diğer öğrencilerin önünde açmak ona çok acı verdi.
Bazıları, paketten çıkan sahte taşlardan yapılmış,
birkaç taşı düşmüş bileziği ve üçte biri dolu parfüm şişesini
görünce gülmeye başladılar, fakat öğretmen, bileziğin
ne kadar zarif olduğunu söyleyerek ve parfümden de birkaç
damlayı bileğine damlatarak onların bu gülmelerini bastırdı.
O gün okuldan sonra Mehmet öğretmenin yanına gelerek;
"Öğretmenim, bugün hep annem gibi koktunuz" dedi.
Çocuklar gittikten sonra öğretmen yaklaşık bir saat kadar
ağladı. O günden sonra da çocuklara okuma, yazma,
matematik öğretmekten vaz geçerek onları
eğitmeye başladı. Mehmet'e özel bir ilgi gösterdi.
Onunla çalışırken zekasının tekrar canlandığını hissetti.
Ona cesaret verdikçe çocuk gelişiyordu. Yılın sonuna dek,
Mehmet sınıfın en çalışkan öğrencilerinden biri olmuştu.
Öğretmenin, “hepinizi aynı derecede seviyorum” yalanına
karşın Mehmet, onun en sevdiği öğrenci olmuştu.
Bir yıl sonra, kapısının altında bir not buldu. Mehmet'dendi.
Tüm hayatındaki en iyi öğretmenin kendisi olduğunu
yazıyordu. Ondan yeni bir not alana kadar 6 yıl geçti.
Notunda liseyi bitirdiğini ve sınıfındaki üçüncü en iyi öğrenci
olduğunu ve Fatma Öğretmen'in halâ hayatında gördüğü
en iyi öğretmen olduğunu yazıyordu. Dört yıl sonra, bir mektup
daha aldı Mehmet'ten. O arada zamanın onun için zor olduğunu
çünkü üniversitede okuduğunu ve çok iyi dereceyle mezun
olmak için çok çaba sarfetmesi gerektiğini yazıyordu. Ve
Fatma Öğretmen halâ onun hayatında tanıdığı en iyi öğretmendi.
Daha sonra dört yıl daha geçti ve bir mektup daha geldi.
Çok iyi bir dereceyle üniversiteden mezun olduğunu ama daha
ileriye gitmek istediğini yazıyordu. Ve halâ Fatma Öğretmen
onun tanıdığı ve en çok sevdiği öğretmendi.
Bu kez mektubun altındaki imza biraz daha uzundu.
Mehmet KÜÇÜKKÖMÜRCÜ Tıp Doktoru.
Bu hikaye burda bitmedi. İlkbaharda bir mektup daha aldı
Fatma Öğretmen. Mehmet hayatının kızıyla tanıştığını
ve evleneceğini yazmıştı. Babasının birkaç yıl önce öldüğünü,
Fatma Öğretmen'İN düğünde damadın anne ve babası için ayrılan
yere oturup oturamayacağını soruyordu. Tabii ki oturabilirdi.
Tahmin edin ne oldu?
Fatma Öğretmen törene giderken özenle sakladığı
birkaç taşı düşmüş olan o bileziği taktı,
Mehmet'in ona verdiği ve annesi gibi koktuğunu
söylediği parfümden sürmeyi de ihmal etmedi.
Birbirlerini sevgiyle kucaklarlarken, Mehmet, onun kulağına
"Bana inandığınız için çok teşekkürler öğretmenim,
kendimi önemli hissetmemi sağladığınız için ve beni
böyle değiştirdiğiniz için de..." diye fısıldadı.
Fatma Öğretmen gözünde yaşlarla ona karşılık verdi:
"Yanılıyorsun Mehmet... Ben değil, sen bana öğrettin.
Seninle karşılaşıncaya kadar
ben öğretmenliği bilmiyormuşum..!"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder